‘Halkların vicdanı bu savaşı bitirir’

Posted by

ANKARA Milliyet  – Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsrail-Filistin savaşında ateşkesin sağlanması için uluslararası baskı oluşturmak üzere bizzat katılacağı İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Riyad Zirvesi’nin önemli olduğunu belirtirken, “Riyad’da biz ateşkes için hem yükleneceğiz hem de bu ateşkeste usul itibarıyla neler olması lazım, esasta neler olması lazım onun ön çalışmalarını yapacağız. Zirvede bu usul-esas konusunda sunumlarımızı yapacağız ve buna göre inşallah ateşkes için şartları zorlayacağız” dedi. 

Türkiye’nin Gazze için doğal muhatap olduğu garantörlük mekanizmasının “güvenlik, siyasi ve tarihi-kültürel boyutu” olduğunu kaydeden Erdoğan, Netanyahu’yu barış denkleminden tamamen çıkardığı mesajını verdi. Kendi vatandaşlarının da desteğini yitirdiğini söylediği Netenyahu için “hiçbir şekilde bizim için muhatap alınabilir biri değil artık. Onu sildik attık” diyen Erdoğan, “Bu savaşı bitirmeye devletlerin gücü tabii ki yeterlidir ancak bu savaşı halkların vicdanı sona erdirecektir” görüşünü dile getirdi. 

‘Biz göreve hazırız’ 

Erdoğan, Kazakistan’daki Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) 10. Zirve’sinin ardından, dönüşte gazetecilere gündeme ilişkin özetle şu açıklamaları yaptı: 

GARANTÖRLÜĞE HAZIRIZ: (Gazze’de uluslararası güç kurulması senaryosu ve Türkiye’nin garantörlük perspektifi) Eğer Türkiye’ye bir garantörlük görevi düşerse, biz hazırız. Bunun güvenlik boyutu da olur, siyasi boyutu zaten olacaktır ve bütün bunlarla beraber tarihi ve kültürel boyutu da var. Bu tarihi arka planın şekillendirdiği bir yapı söz konusu ve Türkiye olarak bizim başat bir rol üstlenmemiz gerekir. Bu da tarihle bugünü ve geleceği adeta şekillendiren bir gelişme olacaktır. 

ADIMI KENDİ ATMADI: Şu anda gelişmeler işi İsrail’in aleyhine doğru taşıyacak diye görüyoruz. İsrail bu acımasız adımı kendi gücüyle atmadı. Başta Amerika olmak bütün Batı şu anda İsrail’in yanında. Tüm bunlar bittiğinde; bizler, Gazze’nin 1967 sınırlarında, coğrafi bütünlüğe sahip, başkenti Doğu Kudüs olan, bağımsız Filistin devletinin ayrılmaz bir parçası olarak, huzurlu bir bölge olmasını isteriz. Oluşturulmaya çalışılan diğer formülleri de hakkaniyete uygunluk ilkesi çerçevesinde inceliyoruz. Görüştüğümüz tüm liderlere, kalıcı bir barış tesis edilmeden bölgeye huzur gelmeyeceğini anlatıyoruz. 

Bunun İsrail’in arkasında konumlanan devletler de farkında. Bölgeye huzuru ve barışı getirecek formülleri destekleriz. Filistinlilerin yaşamlarını daha da karartacak, onları tarih sahnesinden aşama aşama silecek planların ise destekçisi olmayız. Sivilleri gözlerini dahi kırpmadan öldüren, kundaktaki bebeklerin, hastanedeki yaralıların üzerine bomba yağdıran İsrail’i daha pervasız hale getirecek formüller bizim açımızdan çözüm değil çözümsüzlük kaynağıdır. 

RİYAD KRİTİK: (İsrail nasıl durdurulabilir?) Bu ay içerisinde Riyad’da İİT Zirvesi var. O zirveye katılacağız. Yine önümüzdeki hafta Özbekistan ziyaretimiz olacak. Bunlar kritik ziyaretler olarak önümüzde duruyor. Ay sonu İran Cumhurbaşkanı Sayın İbrahim Reisi gelecek. Doğudan batıya, kuzeyden güneye herkesle görüşüyor, akan kanın durmasını sağlamaya çalışıyoruz. İsrail’in hukuk tanımayan anlayışını dizginlemekte aciz kalan uluslararası toplum en başta kendi ilkelerini yok saymaktadır. Vicdanlarını hapsettikleri zindanlar yarın onlar için utanç duvarları olacaktır. Batılı devletler Gazze katliamındaki tutumlarının utancının altında ezileceklerdir. Devlet yöneticileri sussa da halklar susmuyor görüyorsunuz. Kimi ülkeler, bir halkın sembolü Filistin bayrağını yasaklamaya dahi kalktılar. Neyse ki vicdan sahibi insanlar o yasaklara aldırış etmedi. 

ABD DIŞINDA YALNIZ: İsrail çok yanlış bir adım attı. Bu adımla aslında kendi geleceğini kararttı. Bu sadece İsrail’i değil, İsrail’in dışındaki uzantılarını da rahatsız eden bir durum. Onun için yapılması gereken buradan geri adım atması ve bu işin durmasıdır. Bu işin bir numaralı sorumlusu İsrail Başbakanı Netanyahu’nun ta kendisidir. İsrail’de Netanyahu aleyhinde konuşmalar başlamıştır. Onu dünya siyaseti de yargılıyor. 

Birleşmiş Milletler’deki (BM) Gazze’de acil ateşkes talebi oylamasında, 121 ülkenin İsrail’in ve beraberindekilerin karşısında durması… Oylamada sadece 45 ülke çekimser kaldı ve 14 ülke İsrail’den yana tavır takındı. Amerika’yı bir kenara koyarsanız, İsrail’in yanında kimse yok.  

ÇETİN SINAV: İsrail’in insan hakları ihlallerini ve savaş suçlarını UCM’ye taşıyacak girişimlere destek vereceğimizi açıkladım. Bunun çalışmasını başta Dışişleri Bakanlığımız olmak üzere ilgili makamlarımız yürüteceklerdir. Küresel sistem ve uluslararası hukuk şimdi çetin bir sınavdadır. İsrail’i durdurulamazsa, yapılanların hesabı sorulamazsa insanların uluslararası hukuka da küresel sisteme de zaten azalan güveni yok olmaya yüz tutacaktır. Biz uluslararası hukuku işletmek için, savaş suçlarının cezalandırılması için elimizden geleni yapacağız. 

ZORLAYACAĞIZ: (Ateşkes baskısı nasıl yapılır?) Şu anda BM üyesi devletler maalesef ikiye bölünmüş durumda. Bu nedenle, İİT Riyad Zirvesi’ni çok önemsiyorum. Riyad’da biz ateşkes için hem yükleneceğiz hem de bu ateşkeste usul-esas konusunda sunumlarımızı yapacağız, buna göre inşallah ateşkes için şartları zorlayacağız. İİT üyesi ülkelerin duruşu ve ateşkes istediğini oylarıyla beyan eden 121 ülkenin içerisinden yanımıza çekeceğimiz ülkeler önemli. Bu adımla birlikte de ateşkesi zorlama bizim en önemli yolumuz olacak. 

Hiçbir inançta yeri yok

(Netanyahu’nun din ve medeniyet savaşı söylemi) Netanyahu hangi Tevrat’tan bahsediyor, o önemli. Bizim için aslolan sahih (aslına uygun) Tevrat’tır. Netanyahu’nun sahih Tevrat’la amel etmesi zaten mümkün değil. Çünkü kendisi sahih değil. Biz sahih olanla amel ederiz. On Emir’deki sayılanlar ile İsrail’in yaptıklarının alakası var mı? On emirden biri ‘öldürmeyeceksin’ demiyor mu? Ancak o çocukları öldürüyor. Sadece şu On Emir, bunlar için yeter de artar bile. Bunu ne İncil kabul eder, ne Tevrat kabul eder, ne Zebur kabul eder. Zaten Kur’an-ı Kerim şu anda hayatta olan en hakiki ve hiç bozulmamış tek kaynak. Onun için de bizim bu işin üzerine böyle varmamız, böyle gitmemiz lazım. İsrail’in barbarlığının sadece Tevrat’ta değil, hiçbir inançta yerinin olmadığının insanlara anlatılmasına ihtiyaç var. Netanyahu, İsrail halkının da tepkisini çeken, vatandaşlarının desteğini yitirmiş biri. Adına yerleşimci denilen işgalcileri Filistinlilerin yuvalarına yerleştirme yöntemi ile işgal yaygınlaştırılmıştır. İsrail ordusunun işlediği savaş suçlarını dini beyanlara meşrulaştırmak istiyorlar. Sağduyulu Yahudilerin eleştirilerini bu yolla bertaraf etme çabasındalar. Bu savaşı bitirmeye devletlerin gücü tabii ki yeterlidir ancak bu savaşı halkların vicdanı sona erdirecektir. Mazlumların sesine kulak veren milyonların haykırışları İsrail’e pes ettirecektir.

Onu sildik attık

(İsrail’le konuşur musunuz?) Şu anda bir temasım yok. MİT Başkanımız İsrail tarafıyla görüşüyor. Filistin’le ve Hamas’la da görüşüyor. Şunu söyleyeyim, Netanyahu hiçbir şekilde bizim için muhatap alınabilir biri değil artık. Onu sildik attık. Bu konudaki kararı İİT Zirvesi’nde yapacağımız görüşmelerle vereceğim. Oradaki havayı bir görelim ama bağları tamamen koparmak, hele hele uluslararası diplomaside, öyle bir şey olmaz. Onun için gerek Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, gerek MİT Başkanı İbrahim Kalın ve diğer bakan arkadaşlarımla, diplomasinin bütün imkanlarını kullanıyoruz, buna devam edeceğiz. Bizim temel amacımız İsrail-Filistin meselesinde nihai barışı tesis edebilmek. Girişimler yapıyor, formüller geliştiriyoruz. Akan kanın durması, barışın tesisi için ne gerekiyorsa yapmakta kararlıyız. Amacımız bölgemizi de ülkemizi de rahatlatacak kalıcı, sürdürülebilir barışa ulaşmaktır. Bunu sağlamak için çağrılar yapıyoruz, mesela ilgili tüm tarafları bir konferansta buluşturmak istiyoruz.

Güvenimiz sarsıldı

(AB tarafından düzenlenecek bir barış konferansında Hamas’ın rolü) AB zaten bu dönem içerisinde çok garip, tutarsız rol oynadı. Adil bir yaklaşım sergilemedi. 50 yılı aşkın zamandır Türkiye gibi bir ülkeyi kapıda bekleten böyle bir oluşumdan başka ne bekleyebilirsiniz? Şu anda İsrail’in yanında yer alan, aynı şekilde Rusya-Ukrayna savaşında diplomatik süreçlerin dışında kalan kim? AB. Maalesef AB’ye güvenimiz iyice sarsıldı. AB yönetimi öncelikle uluslararası hukuka ve her fırsatta sözünü ettikleri evrensel değerlere güven meselesini iyice düşünmek durumundadır. AB’nin çözüm planı nedir? Barış konferansında sadece İsrail’in yer alması ve söylediklerinin çözüm diye dayatılması mı? Filistin’in varlığına fiilen son vermek mi? Tarafların bir araya getirilmediği bir toplantının barışa hizmet etmesini düşünmek dahi yanlış olur. Zaman kuru gürültü zamanı değil, insan hayatını ve yaşama hakkını savunma zamanıdır.

Holokost’un diyeti

(Avrupa ve ABD’nin İsrail politikası) Almanya öde öde bitiremiyor borcu. Diğerleri hakeza öyle. Oralarda hukukumuzun çok ileri olduğu bazı siyasiler, ‘Bizim İsrail’e borcumuz var, açıkça biz bu borcu ödüyoruz’ diyorlar. İsim vermeyeceğim. Çok samimi olduğum bir Alman siyasetçi ‘Borcumuz var’ diyor. Holokost var ya. Şimdi diyetini ödüyorlar. Avrupa’da çifte standardın, ilkesizliğin, hukuksuzluğun tarihi yazılıyor. Yarın, Allah korusun, bir Avrupa ülkesi benzer katliamlara sahne olsa AB demek ki katliamı yapana borçlu olup olmadığına göre tavır takınacak. Avrupa’nın göbeğinde Bosna’da, Srebrenitsa’da neler yaşandığını ve o zaman Avrupa ülkelerinin tıpkı bugün olduğu gibi nasıl sessiz kaldıklarını ve katliama göz yumduklarını çok iyi biliriz. O yüzden dedim, bizim kimseye diyet borcumuz, geçmişimizde diyet borcu doğuracak utançlarımız yok.

‘Şu ana kadar bir tedbir alınmadı’

PKK’NIN VARLIĞI: (İsveç’in NATO üyeliğine onay ve ABD ile süren F-16 görüşmeleri) Beklentilerimizin içerisinde en önemli olan PKK terör örgütünün Stockholm caddelerinde yaptığı gösterilerdi. Bunu Sayın Başbakan ile konuştuk. Türkiye’ye İsveç’ten silah ihracının önünü açtıklarını söyledi. O konularda adımlar attıkları doğru ama PKK terör örgütünün İsveç’teki faaliyetleriyle ilgili maalesef şu ana kadar alınmış herhangi bir tedbir, atılan bir adım yok. Bizim görevimiz ilk etapta bu işi parlamentoya sevk etmekti, yaptık. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg bana bir ufak teşekkür mesajı gönderdi. Bu işi Meclis’e gönderme adımımı olumlu gördüğünü söylüyor. Ben de kendisine ‘Bundan sonrası parlamentoya ait’ haberini gönderdim.

BİZİM DE MECLİSİMİZ VAR: Amerika’nın Temsilciler Meclisi, senatosu varsa bizim de Meclisimiz var. Meclisimiz bunu nasıl yorumlayacak, müzakeresini nasıl yapacak göreceğiz. Şu anda Meclis bütçeye ağırlığını verecek. Genel Kurul çalışmaları bizim bütçede öyle kısa geçmiyor. Fakat biz mümkün olduğunca işi kolay kılmaya çalışacağız. Bu noktada elimizden gelen olumlu gayreti göstermeye çalışacağız. Yeter ki karşımızdakiler bize olumlu yaklaşsınlar.

BOŞLUK DOLDURULACAK: (TDT’nin zirve temasını Türk Devri olarak tanımlaması) Siyasi birlikteliğimiz mevcut. Askeri noktada en önemli dayanışmayı zaten Karabağ’da gösterdik. Karabağ dünyaya karşı bunun en büyük ispatı oldu. Bir devlet, bir millet böyle bir dayanışmayı arkasında görürse neticeyi de alabilir mesajı verildi. Teşkilatımız küresel mekanizmaların boşluğunu doldurma noktasında bizlere umut veriyor.

 

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir